Falyalı’nın muhasebecisi Cemil Önal’ın da yakın zamanda öldürüldüğünü anımsatan Çömez, “Önal’ın elinde önemli bir takım kasetlerin, bilgilerin, belgelerin, delillerin olduğu yönünde iddialar var. Yine iddia o ki iktidardan gelen talimatla bu belgelerin alınması için Yasin Ekrem Serim KKTC’ye gönderildi. Bununla ilgili Meclis’te bir araştırma önergesi verildi ve bir komisyon kuralım dedik. Talebimiz reddedildi. Bu da iktidarın kendinden emin olmadığını, bu karmaşık ortaya atılmış iddialardan çekindiğini de bir anlamda gösteriyor” dedi.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) patlak veren gelişmeleri Cumhuriyet’e değerlendirdi. KKTC’nin çok önemli bir dönemece girdiğini ifade eden Çömez, “Kıbrıs artık Büyük Orta Doğu Projesi'nin bir parçası haline getirildi ve yıllardır AKP’nin ihmali nedeniyle çok çetrefilli ve karmaşık bir dönem başladı. Bakın geçtiğimiz haftalarda Türki cumhuriyetlerin Kıbrıs’ta büyükelçilik açmalarıyla ilgili bir süreç gündeme geldi. Aslında bu süreç 2019 yılından beri devam ediyordu. Avrupa Birliği ile Türk devletleri topluluğu arasında devam eden görüşmeler vardı ve bu stratejik bir plana evrilmişti. Bunu ne yazık ki Türkiye öngörmedi. Nihayetinde Avrupa Birliği ile Türk devletleri topluluğu arasında yapılan bir takım anlaşmalar çerçevesinde Türki cumhuriyetler, Güney Kıbrıs Rum kesiminde büyükelçilik açma kararı aldılar” dedi.
‘TÜRKİYE'Yİ İŞGALCİ KABUL ETTİLER’
Çömez, “Bunun okuması şudur: Türki cumhuriyetler Birleşmiş Milletler’in bazı kararlarına imza atarak KKTC’yi kabul etmeyeceklerini, tanımayacaklarını deklare ettiler. Ama en önemlisi Türkiye’yi Kıbrıs’ta bir işgalci olarak gördüklerinin teyidini verdiler. Bu Türkiye için büyük bir eksikliktir, büyük bir yetersizliktir. Yine Suriye’de oyun kurucu olduğunu söyleyen Türkiye, maalesef yine Suriye’de geçtiğimiz günlerde yaşanan tarihi bir gelişmeye engel olamamış ve buna dair hiçbir yorum ve eleştiri getirmemiştir. Suriye geçici hükümetinin başkanı Ahmet El Şahra Güney Kıbrıs Rum kesiminin dışişleri bakanını Şam’da misafir etti. Bu görüşmeler esnasında Ahmet El Şara arkasına koyduğu Suriye ve Kıbrıs bayrağında KKTC’yi yok farzetti. Kıbrıs’ı bir bütün Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanıdı ve bunu bütün dünyaya ilan etti” ifadelerini kullandı. Türkiye her ne kadar Kıbrıs’ta saray açmakla, yatırımlar yapmakla övünse de aynı zamanda Güney Kıbrıs’ta devam eden çok önemli stratejik gelişmeler yaşandığını söyleyen Çömez, “Bunlardan en önemlilerinden biri Amerika Birleşik Devletleri’nin Güney Kıbrıs Rum kesiminin bütün limanlarını kullanma hakkını elde etmesi, bu konuda anlaşmalar yapılması ve yine Güney Kıbrıs Rum yönetimi ile beraber ortak tatbikatlar yapması, 4 veya 5 civarında bir askeri üst tesis etmesi. Bunların ilerleyen dönemde NATO üssüne dönüşmesi ve Güney Kıbrıs’ın da NATO’ya alınması söz konusu olacak” diye konuştu.
‘TÜRKİYE’NİN BÖLGEDEKİ ETKİSİNİ AZALTIYOR’
Çömez, “Türkiye’nin bu gelişmeleri okuyamaması, değerlendirememesi, öngörememesi ve engelleyememesi büyük bir sorun ve yetersizlik. Önümüzdeki yıllarda Güney Kıbrıs Rum kesiminin NATO’ya üyeliği söz konusu olursa ve Türkiye’de bunu engel olamazsa maalesef aynen Finlandiya ve İsveç’te olduğu gibi şaşırmayacağım. Bu konuda da yine sizin aracılığınızla iktidarı uyarmış olayım” ifadelerini kullandı. Güney Kıbrıs Rum kesiminin Fransa’yla askeri anlaşmalar yaptığını dile getiren Çömez, “Keza Sırbistan’la askeri anlaşmalar yaptı. Çok sayıda onlardan silah ve mühimmat satın aldı. İsrail’le önemli anlaşmalar yaptı. Önümüzdeki dönemde İsrail’le ortak bir demir kubbe çalışmasına başlayacaklar. Yine Yunanistan ve İsrail arasında yapılan bir anlaşmaya aracılık etti. Önümüzdeki aylarda Yunanistan’dan başlayacak bir enerji hattı denizaltından taşınacak ve Kıbrıs’a uğrayarak oradan İsrail’e geçecek. Bu esnada Türk karasularından da geçecek. Bütün bunlar Türkiye’nin bölgede olan etkisini önemli ölçüde azaltıyor” dedi.
‘TÜRKİYE BİR YILDIR ‘MAVİ VATAN’ LAFI ETMİYOR’
Çömez, “Bunun yanı sıra Güney Kıbrıs Rum kesimi Mısır’la bir anlaşma yaptı. Doğalgaz ve petrol ticaretiyle ilgili bir anlaşmaydı bu. Türkiye buna da mani olamadı. Tam bu esnada Avrupa Birliği Türkiye’ye bir dayatmada bulundu ve dedi ki ‘Mavi Vatan iddiasıyla petrol ve doğalgaz aramalarına başladığın bölgelerden geri çekileceksin’. Bunun için Türkiye büyük yatırımlar yapmıştı. Bir milyar dolara yakın para harcayarak arama gemileri satın almıştı. ‘Mavi Vatan’ iddiaları üzerinden ya da politik tezleri üzerinden çok önemli de siyasal kazanımlar elde etmişti. Fakat bir yıldır Türkiye’nin ‘Mavi Vatan’ lafını etmediğine tanık oluyoruz” açıklamasında bulundu. Avrupa Birliği’nin, başta Almanya’nın Sevilla haritasını dayatması, Türkiye’nin “Mavi Vatan” tezlerinden vazgeçmesi ve oradaki gemileri geri çekmesi, bir kısmını Karadeniz’e ve bir kısmını da Somali açıklarına göndermesinin büyük bir skandal olduğunu vurgulayan Çömez, “Özellikle bizim münhasır ekonomik alan dediğimiz bölgelerden beş numaralı alanda Güney Kıbrıs Rum kesimi doğalgaz ve petrol aramaya başladı. Yani bizim ‘mavi vatan’ olarak ilan ettiğimiz yerlere Güney Kıbrıs dedi ki ben navtex (denizlerde yapılacak ve seyredilecek rotanın aynı isimle anılan cihaz üzerinden bildirilmesi) ilan ediyorum. ‘Burada doğalgaz ve petrol arayacağım’ dedi” ifadelerini kullandı.
‘DAHA AĞIR FATURALAR ÖDEMEK ZORUNDA KALACAĞIZ’
Çömez, “(Güney Kıbrıs Rum kesimi) Kimlerle arıyor petrolü şu anda? Katar’a ait bir enerji firmasıyla yanı sıra Amerikan Exxon Mobil’le yapıyor bu aramaları. Yine Türkiye’den bir tepki yok, bir eleştiri yok. Yine geçtiğimiz haftalarda Doğu Akdeniz ve Güney Ege’de bir askeri tatbikat yaptı Yunanistan. Bu tatbikata Amerika, Hindistan, İspanya, İtalya, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve İsrail katıldı. Çok sayıda askeri uçağın havada nakil uçakları da dahil, havada enerji, petrol nakli yapan uçaklar da dahil çok kapsamlı bir tatbikattı. Türkiye buradan dışlandı. Türkiye, yıllardır yapmış olduğu ihmallerin faturasını ödüyor. Eğer böyle devam ederse önümüzdeki dönemde daha da ağır faturalar ödemek zorunda kalacağız” dedi.
‘BELGELERİ VAR ELİMDE’
Böyle bir atmosferde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın KKTC’ye Yasin Ekrem Serim’i büyükelçi olarak atadığını belirten Çömez, “Bu büyükelçinin babası Maksut Serim. Kendisi bir zamanlar sahte diploma aldığı gerekçesiyle mahkum olmuş, 2 yıl ceza almış fakat Rahşan affı sebebiyle cezaevinde kalmamış bir isim. Ardından Erdoğan tarafından örtülü ödeliğin başına getirilmiş bir isim. İşte bu ismin iki oğlu Kıbrıs’ta çok büyük şirketler kurdular. Kurdukları şirketler Kıbrıs’ta önce gayrimenkul şirketleriydi. Büyük binalar yaptılar, devasa yatırımlar yaptılar. Bu paranın kaynağı ile ilgili soru işaretlerini giderecek hiçbir açıklama, hiçbir bilgi, belge kamuoyuyla paylaşmadılar” ifadelerini kullandı. Çömez, “Kurmuş olduğu bu şirket merkezlerinden önemli miktarda paranın İngiltere’ye transfer edildiğini biliyorum. Belgeleri var elimde. Bunu İngiltere’deki kamuya açık, halka açık kaynaklardan temin ettim. Bu kadar yoğun paranın KKTC’den İngiltere’ye transfer edilmesi, orada gayrimenkullerin alınması izaha muhtaç bir süreç” diye konuştu.
‘YALANLAMA GELMEDİ’
Bu paranın KKTC’den Londra’ya transfer edildiğinin altını çizen Çömez, “Söz konusu şahsın Londra’da kurmuş olduğu şirketin adresi, aynı zamanda beşli çeteden bir ismin şirketlerinin muhasebecisinin bulunduğu adres. Böyle de bir çarpıcı, zıra dışı bir tesadüf ya da tevafuk söz konusu. Bunların hiçbirisinin tesadüf olduğuna inanmıyorum. Bahse konu beşli çetenin bir mensubunun aynı adreste satın almış olduğu gayrimenkullerin milyarlarca liralık olduğunu da biliyorum. Çok önemli yatırımlar olduğunu da biliyorum. Tabi geri dönüp baktığımızda bu adreste aynı zamanda başka şirketler de kurulmuş” ifadelerini kullandı. Öldürülen KKTC’li yasa dışı bahis baronu Halil Falyalı ile ortak şirketlerin söz konusu olduğunu belirten Çömez, “Bunların hepsinin belgelerini tek tek Meclis’te gösterdim, kamuoyuyla da paylaştım. Yalanlama gelmedi, gelemedi. Anlattığım her şey belgeye, kanıtlanmış kesin bilgiye dayalı. KKTC’nin karmaşık sorunlarının olduğu bir dönemde KKTC’ye orada şirketleri olan, öldürülmüş Halil Falyalı’yla ortak işleri olan, yanı sıra İngiltere’ye önemli miktarda paraları transfer etmiş olan birinin tayin edilmiş olması bana göre çok ciddi soru işaretlerini de beraberinde getiriyor” dedi.
‘TÜRKİYE’NİN YÖNETİLEMEDİĞİNİN BİR GÖSTERGESİ’
Falyalı’nın muhasebecisi Cemil Önal’ın da yakın zamanda öldürüldüğünü anımsatan Çömez, “Önal’ın elinde önemli bir takım kasetlerin, bilgilerin, belgelerin, delillerin olduğu yönünde iddialar var. Yine iddia o ki iktidardan gelen talimatla bu belgelerin alınması için Yasin Ekrem Serim KKTC’ye gönderildi. Bununla ilgili Meclis’te bir araştırma önergesi verildi ve bir komisyon kuralım dedik. Talebimiz reddedildi. Bu da iktidarın kendinden emin olmadığını, bu karmaşık ortaya atılmış iddialardan çekindiğini de bir anlamda gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu. Çömez, “Tabi böyle bir atmosferde Türkiye’nin, koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletinin süreci böyle idare ediyor olması artık devlet kurumlarının ne kadar hırpalandığının, örselendiğinin ve Türkiye’nin yönetilemediğinin bir göstergesi” dedi.
‘İKTİDAR ÜSTÜNÜ ÖRTMEYİ TERCİH ETTİ’
“Çok sayıda AKP’linin nedir bu Londra merağı? Neden kraliyet topraklarında gayrimenkul almak için bu kadar hevesliler?” sorularını Erdoğan’a açık çağrı yaparak gündeme getirdiğini kaydeden Çömez, “‘Türkiye Londra tefecilerinden yüksek faizde para dilenirken burada devlet üzerinden aldığı ihalelerle zengin olmuş kimi iş adamlarının Londra’ya yatırım yapmasının sebebi hikmeti nedir? Türk iş adamlarının özellikle AKP döneminde zenginlemiş ve sevilmiş iş adamlarının Londra’nın en lüks semtlerinde bu kadar ciddi yatırımlar yapmasının gayrimenkulleri almasının sebebi hikmeti nedir?’ diye sordum. Ama iktidar bunlara cevap vermek yerine üstünü örtmeyi ve kayıtsız kalmayı tercih etti” dedi.