Güneş Sistemi'nin en büyük gezegeni Jüpiter, halen diğer gezegenlere kıyasla devasa boyutlarıyla dikkat çekiyor. Ancak yeni astrofiziksel modeller, bu gaz devinin geçmişte bugünkünden çok daha büyük bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor.
Jüpiter, Güneş Sistemi’nin ilk oluşan ve en yüksek kütleye sahip gezegeni olarak, çevresindeki her şeyin oluşumunu güçlü çekim alanıyla şekillendirdi. Bilim insanları, bu dev gezegenin erken dönem özelliklerini ve etkilerini anlamak için detaylı modellemeler yaptı ve ortaya şaşırtıcı sonuçlar çıktı.
Chip'in aktardığına göre California Teknoloji Enstitüsü ve Michigan Üniversitesi’nden araştırmacılar, Jüpiter’in kökenleriyle ilgili ipuçlarının, genellikle çok daha az dikkat çeken küçük uydularında gizli olduğunu düşünüyor. Burada esas odak, dört büyük Galile uydusu değil; Jüpiter’e daha yakın yörüngelerde dolanan Amalthea ve Thebe gibi küçük uydular.
Jüpiter’in iç yörüngelerindeki bu küçük uyduların gezegenle birlikte oluştuğu tahmin edilirken, daha uzaklarda bulunan uyduların çoğunun ise yakalanmış asteroitler olduğu düşünülüyor. İç uyduların yörüngeleri, Jüpiter’in ekvator düzlemine göre çok küçük eğim açılarına sahip. Bilim insanları, bu eğimlerin Io uydusunun güçlü çekim etkisiyle şekillendiğini belirtti. Io’nun eski yörüngesi üzerine yaptıkları hesaplamalar, Jüpiter’in o zamanki büyüklüğünü ortaya çıkarmada anahtar rol oynadı.
Araştırmanın çarpıcı sonuçlarından biri, Jüpiter’in oluşumundan yaklaşık 3.8 milyon yıl sonra bugünkü yarıçapının 2 ila 2.56 katı büyüklüğünde olduğunun tespit edilmesi oldu. Bu da gezegenin o dönemdeki hacminin günümüzün yaklaşık sekiz katı olduğu anlamına geliyor. Yani, o zamanlar Jüpiter’in içine bugünkü yaklaşık 1.300 Dünya’nın değil, 10.000’den fazla Dünya’nın sığabileceği büyüklükte bir dev olduğunu söylemek mümkün.
Buna ek olarak, araştırmacılar Jüpiter’in o dönem sahip olduğu manyetik alanın da bugünkünden yaklaşık 50 kat daha güçlü olduğunu ortaya koydu. Bu da, gezegenin erken evresinde devasa bir manyetik kalkanla çevrili olduğunu gösteriyor.
Bu yeni bulgular, Jüpiter’in Güneş Sistemi’ndeki rolünü ve gezegen oluşum süreçlerini anlamada önemli bir adım olarak görülüyor. Gelecekte yapılacak gözlemler ve modellemelerle, bu dev gezegenin evrimine dair daha ayrıntılı bilgiler edinilmesi bekleniyor.