Ülkedeki yükseköğretimi niteliksizleştiren iktidar, ‘Suriye’nin yeniden inşası kapsamında’ yeni bir protokolü hayata geçiriyor.Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Şam'da veya Halep'te bir Türkiye-Suriye Üniversitesi kurulmasına yönelik Suriye Yükseköğretim Bakanı ile kapsamlı bir işbirliği protokolü imzaladıklarını duyurdu. Söz konusu protokolün Türkiye’de öğrenim gören Suriyeli öğrencilerin, Türkiye'den dönüşleri sonrasında eğitim hayatlarına uyumlarını kolaylaştıracak düzenlemeleri içereceği belirtildi. Protokolle; Türkiye ve Suriyeli üniversiteleri arasında lisans, yüksek lisans ve doktora derecelerinde ortak diploma programları başlatılacak ve Suriye'nin ihtiyaç duyduğu öğretim üyeleri Türkiye'deki üniversitelerde yetiştirilecek.
‘SİYASİ PROJE’
Eğitim Sen Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Evrim Gülez iki ülke arasında imzalanan iş birliği protokolüne ilişkin Cumhuriyet’e konuştu. Söz konusu protokolü, “Bilimsellikten uzak siyasi bir proje” olarak yorumlayan Gülez, “Bilimsel işbirliğine yönelik bir yol haritası olması çerçevesinde imzalandığı söylenen protokolde geçen konuların üç aylık bir sürede tamamlanacağı belirtiliyor. Öncelikle iki ülkenin yükseköğretim programlarının karşılıklı olarak tanınması için böylesine kısa bir süre belirlenmesi gerçeklikten uzak bir hedef. Üstelik bu süreçte hangi kıstaslara göre hazırlık yapılacağı tamamıyla muğlak bırakılmış. Böylesine bir ortaklaşmanın bilimsel ölçütler esas alınmaksızın gerçekleştirilemeyeceği çok açık. Bu yönüyle bilimsellikten uzak ve tutarsızlıklarla dolu bir karar olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Dolayısıyla bu protokol akademik bir adım olmaktan ziyade iktidarın Suriye politikasıyla iz düşümlü, tamamen siyasi bir proje olarak önümüze çıkıyor” dedi. Karar alınırken akademik kurumların ve sendikaların görüşlerinin alınmamasının da eksiklik olduğunu söyleyen Gülez, “Eğer karşılıklı olarak öğrenci ve akademik personel geçişleri olacaksa bu yalnızca YÖK’ün alabileceği bir karar değil. Nitekim eğitimde niteliğin ve toplumsal faydanın gözetilmediği çok açık” diye konuştu.
‘BÖLGE HALKLARININ YARARINA DEĞİL’
Ülkemizde genel bütçeden yükseköğretime ayrılan payın oldukça yetersiz olduğunu vurgulayan Gülez, “Her geçen gün gerileyen üniversitelerimizde eğitimin iyileştirilmesi, gerekli altyapının sağlanması için yeterli yatırımlar yapılmıyor. Hazineden ayrılan pay temel ihtiyaçları dahi desteklemiyor. Haliyle öğrencilerin barınma, beslenme, ulaşım, sosyal ihtiyaçları karşılanamıyor ve öğrenciler için büyük eşitsizlikler, geçim sıkıntısı, gelecek kaygısı doğuyor. Üstelik tüm bu sorunlar yüzbinlerce öğrencinin eğitimi terk etmesine yol açıyor. Aynı durum yükseköğretim alanında çalışan eğitim ve bilim emekçileri açısından da böyle. Geçim sıkıntısı, güvencesiz çalışma pratikleri gerek öğretim elemanları gerek idari ve teknik personel için büyük sıkıntılar doğuruyor. Yükseköğretimin alanında nitelik sorunu, altyapı yetersizliği, bütçe eksikliği gibi yakıcı problemler acil çözüm bekliyor. Eğer iktidar gerçekten toplum yararına bir adım atmak istiyorsa önce öğrencilerin taleplerine kulak vermeli, eğitim emekçilerinin yaşam koşullarının iyileştirilmesi için çaba sarf etmelidir. Ülkemizde üniversitelerin; içlerinin boşaltılması, siyasi müdahaleler, anti-demokratik uygulamalar ortadayken Suriye’de seçkin bir üniversite kurulacağı iddiasının hiçbir inandırıcı tarafı bulunmuyor. Dolayısıyla iktidarın Suriye siyasetinde rol oynayabilmek adına böyle bir projeyle ortaya çıkması ne Türkiye ne de bölge halklarının yararına atılan bir adımdır” ifadelerini kullandı.